İstanbul'da kurulu 12 atıksu arıtma tesisinden biri olan Baltalimanı Atıksu Ön Arıtma tesisinin yaydığı pis kokular, hizmete açıldığı 1997'den beri Sarıyer'in; Baltalimanı, Fatih Sultan Mehmet, Emirgan, Reşit Paşa mahallelerinde yaşayan yurttaşların yaşamını ve çevredeki turizm işletmelerini olumsuz yönde etkiliyor.
Bölgede yaşananlar, Haliç’in bir dönem taban kirliliğinden kaynaklanan ve zaman zaman hala hissedilen geniz yakan, İstanbulluları canından bezdiren çürük yumurta kokusuna benzer, amonyaklı, sülfatlı ağır kokuların, yine bir dönem meşhur Kemerburgaz çöp dağlarından yolu geçenlerin iyi bildiği dayanılmaz kokuların aynısı, özellikle lodoslu günlerde, nisan ve ekim ayları arası ve saat 22:00 ila 07:00 saatlerinde had safhaya ulaşarak vatandaşların neredeyse nefes almakta güçlük çekmesine, solunum yolu rahatsızlıklarına ve sağlık problemlerine neden olmaktadır.
Sorunu yakın plana almadan önce, tesisin teknik özelliklerini paylaşmakta yarar görüyorum. 1997’de 14.131.670 dolara malolan tesiste kaba ızgara, pompa, dağıtım yapısı, ince ızgara, kum tutucu, ölçüm savağı kanalı, kara iletim boru hattı; deniz deşarjı yükleme odası, deniz deşarjı boru hattı aracılığıyla -70 metre kodunda mekanik arıtılmış su, derin denize deşarj edilmektedir.
Baltalimanı atıksu ön arıtma tesisinden gelen pis kokuların nedenleri arasında, İSTAÇ tarafından yönetilen Kemerburgaz Katı Atık Depolama Sahası’ndan gelen atık sular ve diğer çevre ilçelerin sanayi ve işletmelerinden gelen, arıtılarak İSKİ kanalına karışması gereken fabrika ve işletme atık suları gösterilmektedir. Tesise gelen bu atık sular, tesisin yatırımından da anlaşılacağı üzere bugüne kadar sadece mekanik arıtma işleminden geçirilerek, biyolojik arıtma yapılmadığından ve koku giderim üniteleri olmadığından, doğrudan denize deşarj edilmekte ve pis kokuya neden olmaktadır. 97’den bugüne devam eden faaliyetler sırasında, işletim koşullarından dolayı ortamdan çevreye yayılan dayanılmaz pis kokuların nasıl ortaya çıktığını, bölge halkının tüm itirazlarına, şikayetlerine ve eylemlerine rağmen neden bugüne kadar önlenemediğini, konunun uzman ve ilgilileriyle görüştük. İTÜ Çevre Mühendisliği bölümünden Sayın Prof Dr. Orhan İnce “Kum tutucu, ızgara ve terfi merkezinin bulunduğu Baltalimanı Atıksu Ön Arıtma Tesisi 1997 yılında hizmete alınmıştır. Söz konusu tesis, Kuzey Haliç Projesi kapsamında yer almaktadır. Kâğıthane, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerinin atık sularının toplandığı tesis yaklaşık 650.000 m3/gün debiyi karşılayabilecek kapasitededir. Tesise gelen atık sular, Silahtarağa'dan başlayarak, kollektör ve tüneller ile Beşiktaş'a kadar iletilmektedir. Günümüzde yaklaşık 2.5 milyonluk bir nüfusun atık suları tesise ulaşmakta ve ön arıtıma tabii tutularak alıcı ortama deşarjı sağlanmaktadır. Kuzey Haliç projesi nedeniyle son yıllardaki debi artışıyla oldukça yüklü miktarda gelen atık sular, tesis çevresinde koku problemine yol açmaktadır. Atık suların içerisinde bulunan başta sülfatlı bileşikler olmak üzere amonyak ve uçucu organikler bu problemin kaynağını oluşturmaktadır. Atık yükü çok fazla olmamakla birlikte Kemerburgaz Katı Atık Depolama Sahası’nın sızıntı suları da bu tesise iletilmektedir. Organik maddeler, kollektörler vasıtasıyla tesise iletilirken biyolojik ayrışmaya tabii olmakta ve sülfatlı bileşikler bu biyokimyasal reaksiyon sonucunda renksiz ve çürük yumurta kokusuna sahip hidrojen sülfüre (H2S) dönüşmektedir. İSKİ ise bu problem için gerekli fizibilite çalışmalarını yapmıştır. Yakın tarihte tesiste biyolojik atık su arıtım ve koku giderim üniteleri eklenerek mevcut sorun giderilecektir.”açıklamalarıyla sorunun kaynağını tespit etmiş ve çözüme ilişkin gerçekleştirecek projeyi belirtilmektedir. Yine konuya ilişkin ODTÜ Çevre Mühendisliği bölümünden Sayın Prof. Dr. Celal Ferdi Gökçay ise “İyi tasarlanmış, doğru projelendirilmiş ve iyi işletilmekte olan bir tesis koku yapmaz, bunun dışındaki durumlar kötü tasarım ve kötü işletmeyi düşündürür” açıklamasıyla arıtma tesislerindeki olumsuzlukların nedenine dikkat çekmektedir.
Görüşlerine başvurmak için ulaşmaya çalıştığımız konunun sorumluları Anakent Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’a, İSKİ Genel Müdürü Sayın Prof Dr. Ahmet Demir’e ve şikayetlerle ilgili İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürü Sayın Prof Dr. Mehmet Emin Binpınar’a, ulaşma imkanı bulamadık. Sarıyer ilçesinde yaşanan bu sorunla ilgili görüşlerini aldığımız Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç “Muhatabın kendileri olmadığını, muhatabın İSKİ genel Müdürlüğü ve Anakent Belediyesi olduğunu, Kendilerinin yaşanan bu sorundan dolayı mağdur olduklarını, konuyu Ağustos ayı meclis toplantısı gündemine alacaklarını” ifade etmiştir.
Yukarıda yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere ortada 1997’den bugüne devam eden bir mağduriyet olduğu, sıkıntı yaşandığı gerçektir, demek ki bir yerde bir hata yapılıyor ya da bir eksiklik var ve bunların düzeltilmesi gerekmektedir. Prof. Dr. Orhan İnce’nin belirttiği gibi İSKİ’nin planladığı yatırım şayet gerçekleşirse sorunun çözüleceği ifade edilmektedir. Dileriz bu yatırımlar gerçekleşir, çevre halkı sağlıklı yaşama, temiz havaya kavuşur.
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız
Hürriyet gazetesi, Milliyet gazetesi, Sabah Gazetesi, Posta gazetesi, Posta gazetesi, Habertürk gazetesi, Zaman gazetesi, Vatan gazetesi, Taraf Gazetesi, Radikal gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Türkiye gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Bugün gazetesi, Takvim gazetesi,Sözcü gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Aydınlık gazetesi, Yeniakit gazetesi, İnternetspor gazetesi, Fanatik gazetesi, Yurt gazetesi, Dünya Gazetesi
Meteoroloji,Hava Durumu,Hava Tahmini