İşte veganlığı tüketime indirgeyen bir yazı daha(!)
Vejetaryenlikten sonra veganlığı da öğrenmeye başladık. Veganların protein eksikliğinden öleceğine dair endişe bir nebze azalmış görünüyor; "bal da mı yemiyorsunuz?" soruları daha az duyulur oldu.
Hayvanları sömürmeden elde edilen (hayvanlar dışında kimleri sömürdüğünü bilemediğimiz) şampuanlar da bulunabiliyor artık. Veganlar için tüketim bir nebze kolaylaşmış durumda.
Başta belirteyim: Bu rehber niteliğindeki yazı, tüketimi olumlamak amacıyla yazılmadı. Amaç ne veganlığın kurallarını belirlemek, ne de tüketime teşvik edecek bir liste oluşturmak. Yazının niyeti geçici bir çözüm aramak.
Örneğin, belediyelerin hayvanları sokaklardan ‘temizlemek’ amacıyla kurduğu toplama kamplarını desteklemek mümkün değil, bu konuda hemfikiriz. Yine de bu kampları lağvetmek ya da işlevsiz binalar haline getirmek için yürütülen mücadelenin yanında o süre zarfında orada yaşamak zorunda bırakılan hayvanların sağlığını düşünmek, kampların koşullarını takip etmek, bozuk olanın içinde en doğrusunu yapmak mecburiyetinde kalınabiliyor. Şu anki tüketim şeklimizi de kötünün içinde en iyisini aramak olarak görüyorum.
Bana kalırsa veganizm, vegan lahmacun yemekten, deriye benzeyen ama deri olmayan ayakkabı giymekten ve ellerimizi sömürüsüz sabunlarla yıkamaktan başka bir şeyi ifade ediyor. Bu yüzden buraya kadar kastî kullanılan "veganlık" kelimesi yerini yazının bu kısmından sonraki bölümlerinde veganizme devretmeli.
Veganizm konusunda meşguliyetimizi nasıl doyacağımızdan, yasaklı içecekler listesinden, nasıl sömürüsüz ama şık olacağımızdan bir adım öteye götürmemiz gerek. Vegan çözümler ararken hayvan özgürlüğünü konuşmaktan dahası dert etmekten vazgeçmememiz lazım. Sanırım burada yasal bir uyarıya ihtiyaç var: Veganizm politik bir harekettir ve vegan olmak sizi aktivist yapar.
Tüketim ile ilgili bir çözümü Yeryüzüne Özgürlük’ten Güray Tezcan yazmış: “Atabileceğimiz adımların listesi, büyük market ve mağazalardan alışverişi kesmek, takas pazarlarına, bedava yemek dağıtan projelere güç vermekten, otostop çekmek, araba/otobüs yerine bisiklete binmek, yürümek ve mümkünse bu modern sömürüden koşarak uzaklaşarak her kullanacağımızı/yiyeceğimizi binbir zahmetle kendimiz üreteceğimiz (do-it yourself) parasız ve patronsuz bir kültüre geçiş yapmaya kadar gider.”
Yazının girişine de yol gösteren Veganların Tüketim Kültürü ile İmtihanı isimli yazıyı şöyle noktalanıyor: Sömürü kader değil, kesin bilgi, yayalım.
-----