Çağatay, ellerindeki verilere göre, her gün ortalama 5 kadının öldürüldüğünü, bunun en az 2'sinin ateşli silahlara kurban gittiğini ifade etti. ''Önceki yıl yaptırdıkları araştırmaya göre yılda 3 bin kişinin ateşli silahlarla öldürüldüğünü, ancak araştırma sonrasında basından takip ettikleri haberlerin sayısındaki artıştan yola çıkarak bu sayının 4 bin 500'leri bulduğunu düşündüklerini'' anlatan Çağatay, şöyle konuştu:''Vakıf olarak araştırmalarımızı yenileyeceğiz. Bu konuda rakamları daha sağlıklı alabilmek için Valiliklere bilgi edinme hakkı kapsamında ihtiyaç duyduğumuz istatistikleri bildirdik, cevaplarını bekliyoruz. Bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi için yapılması gerekenlerin başında kanunların bireysel silahlanmayı önleyici bir anlayış ile hazırlanması gelmektedir. Yürütmede de yasaların gerektirdiği kontrollerin tam ve zamanında yapılması esas olmalıdır.
Son olarak da silah edinmenin ardındaki motivasyonu iyi tahlil etmek gerekir. Silah sadece öldürmek için vardır. Nüfusumuzun yüzde 76'sı kent merkezleri ve ilçelerinde yaşarken hala doğadaki vahşi hayvanlara karşı korunmak amaçlı silahlanma talebinin olması hiç inandırıcı değil. Zaten silahların bu amaçla edinilmediği doğadaki tahribatla ortadadır. Yakın zamanda nesli tükenmekte olan iki vaşağı öldürüp bırakmışlar. Bunun sağlıklı bir açıklaması yok. Ne avcılıkla ne de atıcılık sporu ile açıklanır. Bu düpedüz kıyımdır.''
Toplum destekli polislik hizmetleri
Çağatay, bazı illerdeki kolluk güçlerinin yetkililerinin yerli, yersiz silah kullanımını engellemek için Toplum Destekli Polislik hizmetleriyle önlem aldığını anlatarak, ''Bu örneklerin yurt genelinde her ilde uygulanması gerekir. Halk ise sorumlu yurttaş olarak kolluk güçlerinin görevlerine yardımcı olmalıdır'' dedi.
''Düğünlerde, maç sonrası kutlamalarda, asker uğurlamalarında silahın ne işi var? Sevinç ile silah nasıl bir araya gelmez'' diyen Çağatay, şunları söyledi:
