Sayfalar

İzleyiciler

kitap özetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap özetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Polisiyelerde kadın gazeteci yok

Polisiyelerde kadın gazeteci yok

Sibel Köklü, 'Rüya Keskin Polisiye Serisi'nin ikinci kitabı 'Geçmişe Kapanan Kapılar' ile hem günümüz mafya ilişkilerine gönderme yapıyor hem de bir dış gözle medya dünyasına eleştiri getiriyor.

Rüya Keskin, bir gazeteci. Otuzlu yaşlarında, hırslı ve başarılı bir kadın. Zor olayların peşinden koşuyor, çekinmeden çarpışmayı göze alıyor. Yöntemleri eski, bakış açısı geleneksel. Ancak o, hem sevdiği mesleği yaparak olaylara çözüm arayışının peşinde, hem de kendi hayatını kurmanın. Gazeteci Rüya, aslında bir roman karakteri. Sibel Köklü’nün polisiye serisinin baş kahramanı. Şimdi de bu serinin ikinci kitabı “Geçmişe Kapanan Kapılar”da mafyanın peşine düşerek, Türkiye’deki bu “zengin malzeme”yi ortaya dökmeyi hedefliyor. Kitabın en dikkat çekici tarafı da medyaya getirdiği eleştiri. Köklü’yü de bu türle tatmin eden ayrıntı, dış gözle baktığı medyada gördüğü aksaklıkları özgürce dile getirebiliyor olmak. Köklü’yle Rüya Keskin macerası üzerinden Türkiye panoramasına baktık.

'İçim hiç büyümedi, hep çocuk kaldı' Nilüfer

'İçim hiç büyümedi, hep çocuk kaldı'

Can dostu Bircan Silan Usallı'nın kaleme aldığı Hepsi Bu adlı kitapta tüm yaşamöyküsüyle, okurlarla buluşuyor Nilüfer, buğulu sesiyle en güzel şarkılarından nağmeleri duyurarak zihnimize.
 Çok fazla röportaj vermediği bilinir Nilüfer'in, o nedenle hakkında bilinenler hayli azdır emsallerine göre. Saygındır, işinde ustadır, dünya tatlısı evlatlık kızı Ayşe Nazlı'sı vardır, unutulmaz şarkıları malumdur. Ama hepsi o kadar değildir. Bu kitapta bilinen ve bilinmeyen Nilüfer'i anlatıyor Bircan Silan Usallı. Usallı ve Nilüfer ile Hepsi Bu üzerine konuştuk.
-Nilüfer ile dostluğunuzun başlaması nasıl oldu; nasıl tanıştınız?
BİRCAN SİLAN USALLI- 80'li yıllarda Güneş gazetesinde çalışırken, Çanakkale Seramik Evleri'ne kendisiyle röportaj için gittiğimde tanıştık. Nasıl kar yağıyordu anlatamam. Dönüşte neredeyse mahsur kalıyordum onun için o günü hiç unutamam.

"Nar Parçacıkları" (Granatapfelsplitter) piyasaya çıktı

'Nar Parçacıkları' piyasaya çıktı

Almanya'nın Münih kentinde yaşayan siyaset bilimci ve gazeteci Tizia Nilgün Köse'nin ilk romanı olan "Nar Parçacıkları" (Granatapfelsplitter) piyasaya çıktı.
 Bremen'deki Sujet yayınevinden çıkan 276 sayfalık romanda, Almanya'da doğup büyüyen ve topluma uyum sağlamış bir felsefe öğretmeni olan Şaziye adlı bir Türk kökenli kadının, bir anda toplumda kabul görmediğini hissetmesi üzerine girdiği kimlik bunalımı ve bunun kökten dinciliğe kadar varan sonuçları, sürekleyici ve heyecanlı bir şekilde anlatılıyor.
Köse, romanında Şaziye'nin Almanya'da doğup büyümüş ve Alman toplumuna uyum sağlamış bir kadın olmasına rağmen dışlanmışlık duygusunu yaşaması ve kendisini yabancı gibi hissetmesi üzerine geçirdiği değişimi anlattığını, kültürler arası çatışmayı aktarmaya çalıştığını söyledi.

Aslında Cennet de Yok

Aslında Cennet de Yok

Kerem Işık, Aslında Cennet de Yok'ta öykülerini, odaklandığı konuyu kimi zaman çokkimlikli bir parçalılıkla, kimi zaman sıradan insana yönelen bir sesin dikkatiyle ve en sade haliyle ele alırken abartılı söz oyunlarına başvurmadan, deli dolu, öfkesini içten içe işleyen, duygulu, düşünceli karakterin naifliğinde kalarak kuruyor.
 Elinize boş bir kâğıt tutuşturulup aklınıza her geleni yazmanız istense listeniz nasıl olur? Aklınızı dolduran şeyler nedir? Nesneler, duygular, soyut somut her şeyi yazabilirsiniz. Önem sırası var mı listenizin, bir anlamı? Aslında Cennet de Yok öykülerinden 'Unut Gitsin'in birinci tekil şahıs kahramanı bir 'Yapıbozumcu Eşya İncelemecisi.'

Farkında ve uyumsuz

Diğer öykülerdeki tüm kahramanlar gibi o da anlam aramaya değmez buluyor her şeyi. Boş ve boşuna. Bir boşluk içinde, bana daha çok şeffaf bir balon içinde dolaştıkları hissi veren bu kahramanların sıkıntısı çok. Farkındalığın getirdiği uyumsuzluk. Dünyamıza benzer küre dünyalarında içten dışa ve içten içe bakıp duruyorlar. Ama hep merkezdeler. O noktasında. Sıfır noktası da diyebiliriz biz buna. Yazar Kerem Işık, bir mühendis. Üstelik fizikçi. Orbit'i, sıfır noktasını, x-y düzlemini, x-y-z evrenini elbette bilecektir.

Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi

Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi

Metis Yayınları 'Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi' adıyla yeni bir diziye başladı. Edebiyatı salt bir beğeni konusu olmaktan çıkararak, edebiyat eserlerini eleştirinin, yorumlama ve anlama çabasının konusu haline getirmek amacıyla girişilmiş araştırma ve inceleme ürünleri dizide yer alacakmış.
Dizinin kitapları da Bilge Karasu Fonu'nun katkılarıyla yayımlanacakmış. Bilge Karasu'nun vasiyeti ile 1995'te ölümünden sonra eserlerinin gelirinden bir fon oluşturulmuş. Fon, edebiyat üzerine yapılan yaratıcı çalışmaların yayımlanmasında, desteklenmesinde kullanılmakta, bu destekle yayımlanmış eserlerin gelirleri de aynı amaçla kullanılmak üzere bu fona aktarılmaktaymış.

Türkiye'de edebiyat eleştirisinin ne kadar cılız olduğu malum. Özellikle kitap boyutunda çalışmalara pek rastlanmıyor. Zaten bu tür çalışmalar olsa da yayımlanma olasılığı çok düşük. Yayınevleri satış şansı olmayan bu tür kitapları yayımlamak konusunda isteksiz. 'Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi' bu açılardan çok önemli. Dizinin yayın yönetmeni Süha Oğuzertem sunuş yazısında 'Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi'nde dönem, tür ve konu sınırlaması olmaksızın, Türkiye bağlamındaki edebiyatlarla ilgili, birincil ve ikincil kaynakların hakkını veren özgün çalışmalar yayımlanacak. Edebiyatla ilgili olmak kaydıyla çeviribilim, dilbilim, psikoloji, siyaset, sosyoloji ve tarih gibi alanlardan eleştiri ve kurama yapılacak karşılaştırmalı ya da disiplinlerarası katkılar da dizide yer bulacak' diyor ve dizinin 'Türkiye'deki nitelikli eleştirel üretimi özendirirken uluslararası eleştiri literatürünün de bir parçası olmayı' hedeflediğini belirtiyor.