Platon’dan Nizamü’l-mülk’e bütün klasiklerin birinci sayfasında çevrildiği dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli
Yücel’in sözleri vardır.
Şöyle der:
“Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar… Hangi milletin kütüphanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir.”
Hasan Âli Yücel bu ruhla 7 yıllık Milli Eğitim Bakanlığı’na onlarca dünya klasiğinin Türkçeye kazandırılmasının yanı sıra şunları sığdırdı:
Birinci Coğrafya Kongresi’nin mimarı oldu. Türkiye’nin 7 coğrafi bölgeye bölünmesi onun eseridir.
Teknik eğitimin öncüsü oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kuruluşu onun başarısıdır.
İsmail Hakkı Tonguç’la el ele vererek yaşama geçirdikleri Köy Enstitüleri öyle bir eğitim köküdür ki, bugün bile yeni kuşak sürgünleri vermektedir.
Girişte sözünü ettiğimiz çevirilerin yapılması için ilk “Neşriyat Kongresi”nin ardından Tercüme Bürosu ve Ansiklopedi Bürosu oluşturdu. Tercüme Bürosu klasikleri dilimize kazandırırken Ansiklopedi Bürosu, Türk Ansiklopedisi’ni ve İslam Ansiklopedisi’ni hazırladı.
UNESCO, 1997’yi Hasan Âli Yücel Yılı ilan ederken şu saptamayı yaptı:
-