Sayfalar

İzleyiciler

24 Ekim 2010 Pazar

Piyasaların ilk hedefi kadınlar

Ekonomi haberlerini kadınlardan öğrenin

Piyasaların ilk hedefi kadınlar. Bu yıl kadınların 12 trilyon harcama yapması bekleniyor. Meral Yücel, İnci Özkasnak, Gülay Afşar ve Burçak Önder'se sadece tüketmekle kalmıyor, CNBC-e'eki finans programlarıyla piyasaların nabzını da tutuyor. Güler yüz, samimiyet ve programa iyi hazırlanmak hepsinin ilkesi. Zaman zaman yolda durdurulup, "Neye yatırım yapalım" sorularına alışmışlar, ama iş kendi yatırımlarına gelince; Terzi söküğünü dikemezmiş...
Hafta içi her sabah ekranlara çıkıp güler yüzleriyle, rakamlardan, işsizlikten, borsadan bahsediyorlar. Konuklarıyla Türkiye ekonomisinin durumundan, dünyadaki gelişmelerin yansımalarından söz ediyorlar. Ekonomi dünyası onlarla başlıyor güne, onlarla devam ediyor. CNBC-e’nin kadın ekonomistleri erkeklerin yönettiği bir dünyaya, piyasaya koşullarına yön veriyorlar aslında anlattıklarıyla. Biz de Meral Yücel, İnci Özkasnak, Burçak Önder ve Gülay Afşar’la konuştuk...
- CNBC-e yeni yayın döneminde daha çok kadın ekonomisti ekranlarına taşıyor. Siz de CNBC-e yeni katılan yüzlerden birisiniz. Bunun anlamı ne sizin için?
İnci Özkasnak: Bu ciddi bir avantaj. Çalışabileceğim en profesyonel yer burasıydı. Çok şey öğrenebilir, kendimi geliştirebilirim. Arkamda sağlam bir ekip var.
- Kadınların ekonomiye nasıl bir soluk getirdiğini düşünüyorsunuz?
Gülay Afşar: Hayatın içinde kadının rolü çok fazla. En küçük birimden aileden, en üst düzeye devlet kademesine kadar hep etkin aslında kadınlar. Bu anlamıyla ekonomi tartışmalarında da önemli bir yer tutuyoruz. Kadınların yaptığı ekonomi programları diye bir ayrım gözetmesek de, kadın olarak hem bir aileyi çekip çeviriyoruz, hem tüketime, hem de üretime örnek olabiliyoruz. İki yönü de görebilmemiz programlarımıza da yansıyor.
Burçak Önder: Şu anda Türkiye’de ekonomi yönetiminde kadın bakan, öne çıkan bir isim yok. Kanalımızda ise çoğunluk kadın. Bence ekonomiyi daha sevimli, güzel hale getiriyor kadınlar. Daha iyi inceleyebiliyoruz bazı şeyleri.
- İzleyicileriniz arasındaki kadınların oranını biliyor musunuz?
G. Afşar: Bir rakam bilmiyoruz, ancak geri dönüşlerden ev kadınlarınca da izlendiğimizi biliyoruz.
- İnternetteki forumlarda ekrandaki kadın ekonomistler sayesinde, ekonomiyle çok ilgilenmeyen kişilerin de izleyici olmaya başladığı yazılıyor. Sadece bu da değil, Connecticut Üniversitesi'nin hazırladığı “Görüşlerinden en fazla alıntı yapılan ekonomistler” listesinde kadın ekonomistler ağırlıkta....
G. Afşar: Bu farkındalık bence. Kadın isterse bütçeyi daha başa çıkılabilir, yönetilebilir kılıyor. Kadın isterse bir ev de satın alınıyor. İsterse tasarrufa gidiliyor. Kendi doğasındaki içsel sezgiyle kadın ekonomist de daha tutarlı, istikrarlı sonuçlara varabiliyor.
Meral Yücel: Coca Cola CEO’su Muhtar Kent’in bir sözü vardı; 21. yüzyıl ne Çin’in, ne Hindistan'ın, kadınların yılı olacak, kalkınmak kadınlardan geçecek. Bu yıl kadınlar 12 trilyon harcayacakmış. Tüketime ciddi yön veriyoruz. Üretime de ciddi katkımız var. Ekonominin her alanında kadın var.
İ. Özkasnak: Bu her yönüyle bakabilmeyi de sağlıyor. Kadınların ekonomide yükselmesi belki bundandır.
GÜLER YÜZLÜ EKONOMİ...
- Siz neden ekonomiye yönelmeyi seçtiniz?
G. Afşar: Benim zamanımda gözde alanlardandı. Okulu bitirince finans sektöründe çalıştım. Sonra ekonomi programcılığındaki hayatım başladı.
M. Yücel: Ben felsefe okudum. Felsefenin özünde soru sorma, sorgulama vardır. Bu da habercilik için çok gerekli. Medyaya köşe yazarlığıyla girdim. Finansa ilgimse, on yıl önce ülke, dünya değişimlerini okurken başladı. Ekonomi programları hayattan uzak değil. Domatesin fiyatını herkes konuşuyorsa işte bu ekonomidir. Sporda transfer ücretlerini konuşuyorsak bu da ekonomidir...
İ. Özkasnak: Üniversitede ekonomi okudum. Borsada bir aracı kurumda çalıştım. İnternet üzerinden yeni kurulan bir kanala başvurup televizyoncu oldum. Haber spikerliği yaptım, farklı alanlar tanıdım. Ancak dönüp dolaşıp ekonomiye geldim. Çünkü kendimi en rahat hissettiğim yer. Hem haberi hem ekonomiyi yakından takip ediyoruz. Çok kapsamlı bir alan.
B. Önder: Benimki tamamen tesadüfle başladı. Televizyon-sinema mezunuyum. Okulu bitirince televizyonda çalışmak istiyordum. Ailemin arkadaşlarının çoğu borsacı olduğundan borsada kısa bir dönem staj yaptım. İlgimi de çekti. O zamanlar CNBC-e borsa muhabirleri arıyordu. Ben de başvurdum. Ekonomi mezunu değilseniz açığı kapatmak için daha fazla okuyup, araştırmanız gerekiyor. O dinamizm, heyecan bizi diri tutuyor.
- Programınızda olmazsa olmaz kriterleriniz neler?
G. Afşar: Eğlenceli kılmayı isterim. Görsel şovu olmalı. Bir de hep söyleyecek sözünüz olmalı, sadece aktaran, rakamları ileten olmanız yeterli değil, onun analizini yapma yeterliliğini göstermeniz, sebep-sonuç ilişkisi kurabilmeniz de gerekiyor. Ne ve neden anlattığımızı bilmek zorundayız. Hâkim olmadığımız konuysa o zaman da büyük bir samimiyetle neden böyle diye sorabilmeliyiz.
M. Yücel: Ekran bilmediğinizi, yalanı hemen yüzünüze çarpar... Ben de günceli yakalamak konusunda çok hassasım. İnsanlıktan uzak bir ekonomi, programa ruhsuzluk katar.
İ. Özkasnak: Güler yüzlü ve kendim gibi olmayı, robot gibi olmamayı ilke edindim. Onun olumlu geri dönüşümlerini de aldım. Severek sunmak lazım. İçerik olarak da konunun güncel olması, geçmişteki örneklerle kıyaslayabilmem, yeterli bilgi sahibi olmam gerekir. Ekrandan geçen yazılara da çok önem veriyorum.
B. Önder: Programa mutlaka hazırlıklı gelmeyi ve kendimi hazır hissetmeyi ilke edindim. Ne oluyor, ne bitiyor çok sıkı takip ederim. Bu konuda da kimseye güvenmem. Mutlaka araştırmamı kendim yaparım. Sorularımı kendim hazırlarım. Güler yüzlü olmak, içtenlik önemli.
- Tıkandığınız yerlerde danıştığınız akıl hocaları var mı?
G. Afşar: Burada herkes aynı zamanda editör, o yüzden çok hazırlıklıyızdır. Tabii bize yardım eden editörlerimiz, deneyimli haber müdürlerimiz de var. Bu bir ekip işi. Ancak konuğun söylediğini anlayıp bir soru da anlattığının akabinde yöneltebilmek hazır sorularla olmaz.
B. Önder: Akademisyenlerden, piyasa çalışanlarından çok faydalanıyoruz. Danışıyoruz.
KORUYUCU AİLE YAPISI VE EKONOMİ
- Bu kadar ekonomistle bir araya gelip de, sormamak olmaz. Türkiye ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
G. Afşar: Gücünü bu krizde çok enteresan bir şekilde gösterdi. Belki hâlâ temel sorunlar geçerli; işsizlik, istihdamın niteliği gibi. Ancak çok girişimci, yaratıcı, her seferinde küllerinden doğabilen bir hali var Türkiye’nin ve ekonomisinin. Birbirini kollayan çekirdek aile yapısının ekonominin ayakta kalma yollarından biri olduğunu düşünüyorum. Yani Arjantin'in yaşadığını biz yaşamayız. Daha somut bir şey söylememi isterseniz de, dolaylı vergiler bu oranda kaldığı sürece ekonomi fazla sekteye uğramaz!
M. Yücel: Evet, yediğimiz, içtiğimiz konuştuğumuz için dolaylı vergi ödüyoruz... Aile paylaşımı gerçekten çok önemli. Hatta bir ara, “emekliye zam yap, toruna kadar insin para, ekonomi canlansın” deniliyordu. İşsizlik gibi bir gerçek de var. Bununla ilgili bir şeyler yapılmalı. Büyümede çift haneli rakam çıkarabiliyorsak bunun sokağa da yansıması gerekiyor.
G. Afşar: Gelir dağılımındaki eşitsizliği olabildiğince azaltmak lazım. Türkiye gibi ülkeler hızlı büyüyebiliyor, bu kalkınmaya dönüşmeli. Oradan da bireyin refah düzeyine yansımalı.
B. Önder: Son birkaç yıldır daha önce hiç çekemediği kadar yatırımcı çekiyor Türkiye ekonomisi. Bunda tek partili hükümetin de olumlu etkisi oldu. Sıcak para ciddi olarak tartıştığımız bir konu artık.
G. Afşar: Sıcak para da kazanca bakıyor tabii. Türkiye’ye iyi kazanç elde ettiği, sürprizlerin daha az olacağını tahmin ettiği için geliyor. Giderek risk primi azalıyor, kazanç payı artıyor. Türkiye böyle bir pazar.
İ. Özkasnak: Biz borsa ekonomisi rekor kırıyor diyoruz, ama vatandaş bu kazanç bana mı geliyor sanki diyor. Bu vatandaşa yansımıyor. Ekonomik konjonktür öyle bir şey ki aynı anda herkes memnun olamıyor. Geçen yıllarda enflasyon canavarından söz ediyorduk. Cari açık vardı, ancak ekonomi büyüyordu. Ekonominin yumuşak karnı cari açık diyorduk. Şimdi bakıyoruz büyüme rakamları iyi, ancak ihracatçılar kan ağlıyor, çünkü dolar düşüyor. Yine de ekonominin dengede olduğu bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Küresel likidite gelmeye devam edecek gibi. Altın yükseliyor, Türk piyasası yükseliyor. Ancak önemli olan tabi ki bunun halka nasıl yansıyacağı.
- Üstünde acil durulması gereken, kilit sorunumuz ne?
G. Afşar: İşsizlik, ancak eğitim seferberliğiyle kazandırılan bir istihdam gerekiyor. İş, eleman almakla bitmeyecek. Eğitilmiş çalışan şart.
İ. Özkasnak: Meslek liselerini imam hatipler üzerinden, farklı açılardan konuşuyoruz. Ancak çok önemli bir sorun bu. Üretimle büyümek önemli. İthalatla büyüyen bir ekonomimiz olduğu için bunun sorunlarını ileride göreceğiz. Türkiye çok üretmeyen bir ülke.
B. Önder: Bir de birçok alanda strateji eksikliği var. Kısa vadeli çözümlerle yanlış kararlar alınıyor. Beş, on sene sonra da herkes ağlamaya başlıyor.
- Son olarak önümüzdeki hafta neler konuşulacak?
M. Yücel: Bir günlük tatil var, biz onu konuşuyoruz (Gülüyor). Kısa konuşacak, fazla söze gerek yok diyeceğiz.
İ. Özkasnak: Amerika Merkez Bankası’nın bir toplantısı var, finansal piyasalar tamamen ona kitlenecek diye düşünüyorum. Amerika'da seçimler de var, Obama’ya olan güvenin durumu da küresel anlamda piyasalara yansıyacaktır.
B. Önder: Borsadaki yeni rekorları da konuşabiliriz. Bilançolar gelecek.
M. Yücel: Reel sektör ve vergi SSK prim affıyla ilgili konunun bu hafta netleşmesi bekleniyor. Yani bu konuda nefes almak isteyen, vergisini hafifletmek isteyen pek çok firmaya can suyu olabilecek bir haber gelebilir.
Terzi söküğünü dikemez
- Neye yatırım yapmamızı önerirsiniz?
M. Yücel: Bu, riski ne kadar sevdiğinize bağlı.
- Bu tip sorularla çok muhatap oluyor musunuz?
G. Afşar: Evet, özellikle de sokakta durdurup, çok soruyorlar.
M. Yücel: Bir arkadaşım altını ne zaman satayım diye devamlı beni arar. Ben bilsem, kendim satarım diyorum ama hiç vazgeçmiyor.
İ. Özkasnak: Bir de size tüyo geliyordur, diye başlayanlar var...
B. Önder: Bana gelen temel soru, hangi kâğıda yatırayım oluyor.
- Siz yatırımlarınızı neye yapıyorsunuz?
G. Afşar: Treaner gibi alıp satmıyoruz hiçbirimiz. Bu bir kural. Ancak tabii ki kendi tasarrufumuzu değerlendiriyoruz. Ben kendi adıma Türk parasını daha iyi bir yatırım olarak görüyorum.
M. Yücel: Ben riskten hoşlanmayan bir insanım. Panik de yaparım içten içe. Hamileyken, bebeğimin şansına diye küçük bir miktarda dolar almıştım. O zaman 1.14’tü. Sürekli kuru takip edip durdum, takıntı halinde. En sonunda bu stresi daha fazla çekemeyeceğim dedim, sattım. Doğum yaptığımda 1.80’lere çıkmıştı, bebeğin şansı vardı, ama benim sabrım yoktu. Şimdi en risksiz ne varsa ona yöneliyorum.
İ. Özkasnak: Ben aracı kurumda çalışırken, ufak bir meblağla, kaybedeceğimi bile bile girdim. Kaybettim de... Sonra bir daha hiç girmedim. Bence gayrimenkul her zaman için daha iyi bir yatırımdır.
B. Önder: Genelde TL mevduatı benim yatırım aracım, küçük küçük, damla damla... Yatırım getirilerini filan saatlerce anlatıyoruz ancak kendimize gelince tıkanıyoruz.
G. Afşar: Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Aksi halde niye burada oturayım, parayı vurup, uçmuştuk buradan çoktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız
Hürriyet gazetesi, Milliyet gazetesi, Sabah Gazetesi, Posta gazetesi, Posta gazetesi, Habertürk gazetesi, Zaman gazetesi, Vatan gazetesi, Taraf Gazetesi, Radikal gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Türkiye gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Bugün gazetesi, Takvim gazetesi,Sözcü gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Aydınlık gazetesi, Yeniakit gazetesi, İnternetspor gazetesi, Fanatik gazetesi, Yurt gazetesi, Dünya Gazetesi
Meteoroloji,Hava Durumu,Hava Tahmini