Sayfalar

İzleyiciler

26 Eylül 2010 Pazar

"Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisindeki tecavüz sahnesi magazinleşirse

Tecavüz sahnesi magazinleşirse

Türkiye bir hafta boyunca "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisindeki tecavüz sahnesini konuştu. Ama nasıl? İşin içinde popüler bir isim ve reyting kaygısı olunca olay magazinleştirildi, görüntüleri internette tıklanma rekoru kırdı. Ve yine asıl verilmek istenen mesaj arka plana itildi.
Sanki ilk kez görüyormuşuz gibi “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki tecavüz sahnesini günlerce tartıştık. Tecavüzcü Coşkun’u, Nuri Alço’yu çabuk unuttuk anlaşılan. Neydi bizi bu kadar rahatsız eden? Tecavüze uğrayan rolünde Beren Saat’in toplumun haz nesnesi haline gelmiş olması mı? Bilinçaltımızdaki fantezilerin yüzümüze vurulması mı? Tecavüz üzerinden günlerce bir dizinin reklamının yapılması mı? Açılımlar furyası içinde yıllarca üstü örtülen cinselliği konuşmaya olan ihtiyacımız mı?
Televizyonda tecavüz gösterilmesi de tartışılır oldu. Oysa biz ekran daha renklenmemişken bile tecavüz sahnesi görmeye alışmıştık. Tecavüzcü Coşkun diye bir karakterimiz bile var. Tecavüzü uysallaştırmak ya da meşrulaştırmak adına kötü bir örnek dersek haksız sayılmayız. Yine de popülist bir ahlaki yaklaşım benimsediğimizde Osman Sınav gibi bir ahlaki karmaşanın içine düşmemiz olası. Sınav, Kılıç Günü dizisindeki eşcinsel sahnelerin giösterilmesiyle ilgili olarak “o tip kişilerin ahlaksızlığını sergiledik” açıklaması yaptı. Diyelim ki eşcinsellik Sınav’ın değer yargılarına göre ahlaksızlık. Ancak ahlaksızlığı teşhir etmek adına ekranda cesurca sergilemek marifet mi? Neyse ki “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinin yapımcıları tecavüz sahneleriyle ilgili daha ihtiyatlı davrandılar da ortaya görece daha sağlıklı bir tartışma ortamı çıktı.

Ancak tartışmanın tıkandığı belli başlı noktalar da yok değil. En önemlisi ahlak anlayışımızdaki dengesizlik. Bir tartışma programında soru geliyor, “Acaba ekranda tecavüz görüntülerinin yer alması toplumdaki ahlaksızlığın arttığının göstergesi midir?” Ancak soruya itiraz çok başka bir noktadan geliyor, “Cinsel dürtüleri ahlak ve namus koşullanmasıyla bastırılan bir toplum için tecavüz...” Tecavüz konusunda iş ahlak anlayışını nereden ele alacağımıza geliyorsa dizilerle ilgili tartışma da büyük ölçüde anlamını yitiriyor zaten. Tecavüz vakalarının fazlalığını ya da ekranda tecavüz sahnesi görülünce yaşanan kaosu açıklamak için toplum içinde yaşanan kültürel kopukluklar ya da çatışmalar tek başına mazeret olamaz tabii. Ama yıllardır dillendirilen cinsel eğitim derslerinin müfredata alınmamasını, sırf bürokrasinin yavaşlığı ya da eğitim sistemindeki genel çarpıklığın yansıması olarak değerlendirebilir miyiz? Sonuçta yaşanan gerçek, kimileri için vahşeti çağırıştıran bir olay olan tecavüz sahnesinin, kimileri için de hayatında eksik olan cinselliğin ekrana yansıması. Dile getirmesi zor bir gerçek belki ama cinselliği bastırılmış kişiler için tecavüz görüntülerinin haz anı olabileceğini söylemek için uzman olmaya gerek yok.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) hafta içinde “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinde yayımlanan tecavüz görüntüleriyle ilgili bir açıklama yaptı. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe tarafından yapılan açıklamada “prime time”da tecavüz sahnesinin yer almasının gelişme çağındaki çocuklarda yaratacağı olası tahbirata dikkat çekiliyordu. Ancak Keçe, dizi sayesinde üzeri örtülen cinsel suçların konuşulmaya başlanmasının önemine değiniyordu. Keçe'ye göre dizilerde tecavüzün ne olduğu değil, nasıl olduğu önemliydi. “Tecavüzün ruhsal ve bedensel yapıda yarattığı tahribat çok ağırdır ve tarifi imkânsız hasarlar verebilir. Cinsel tacize veya tecavüze uğrayan kişilerde utanma, aşağılanma, korku, inkâr etme, reddetme, içine kapanma, güvensizlik, inançsızlık, umutsuz ve çaresiz hissetme, bunalma ve kontrolü kaybetme korkusu gibi sıkıntılar görülebilir” diyordu. Bunun yanında kadının kendisi de suçun bir parçasıymış gibi görüleceği korkusu da Keçe’ye göre toplum tarafından hissettiriliyordu.

Basına malzeme olunca...
İşin bir de yayıncılık boyutu var. Tecavüz üzerinden bir dizi ya da filmin reklamını yapmak ne kadar etik elbette tartışılır. Fatmagül’ün Suçu Ne dizisinde bütün Türkiye, Beren Saat’e tecavüz edileceği sahneye kitlendi. Böylece sahne, yıl boyunca “en çok arzulanan kadın” gibi araştırmalarda üst sıralarda yer alan oyuncu üzerinden toplumun bilinçaltına hitap eden bilinçli ya da bilinçsiz bir göndermeye dönüştü. Sonrasında daha önce “Fatmagül’ün Suçu Ne?” filminde rol alan Hülya Avşar’ın “benim tecavüz sahnem daha iyiydi” konu başlıklı sözlerine tanık olduk. Saat ise sahnenin bu kadar gündeme gelmesinden çok da rahatsız olmuş görünmüyordu. Oysa benzer durumlarda işi mahkemeye kadar taşıyanlar bile var. İranlı oyuncu Taies Farzan, “İçimdeki Sessiz Nehir” filmindeki tecavüz görüntülerini basına sızdıran yönetmene dava açmayı uygun bulmuştu.
Filmleri elbette bu sahneleri gösterdikleri için suçlamak anlamlı değil. Çünkü tecavüz ya da intihar gibi olaylar toplum ne kadar yüzleşmek istemese de hayatın içinde olan gerçekler. Belki bazı ülkelerde daha fazla bazılarında daha az. Ancak tecavüz sahnesinde yer alan kişiler arzu nesnesi haline geldiğinde bir sorun oluştuğu açık. Bu sorunun boyutunu en iyi bilenlerden biri CİSED Genel Sekreteri Psk. Dan. Fatma Ayrık. O yaptığı açıklamada asıl suçu cinsel eğitim vermeyenlerde aramamız gerektiğini söylüyordu. “Ülkemizde erkeklerin yüzde 70’i, kadınların da yüzde 80’i cinsel problem yaşarken cinsel eğitim verilmemektedir. Cinsel suçlar “ayıp, yasak ve günah” kisvesi altında hasır altı edilmektedir” diyor ve bu yüzden tecavüz mağdurlarının yaşadıklarını açık ederlerse daha çok suçlanıp aşağılanacaklarını dşündüklerini söylüyordu.
Tecavüzün ekranda yer alması sahnede rol alan karakterler üzerinden bir genellemeyi de akıllara getiriyor. “Gece yarısı sokakta tek başına dolaşan bir kadın potansiyel tecavüz tehlikesi altındadır” ya da “bara giden modern giyimli bir kadın tecavüze uğrayabilir” gibi. Oysa araştırmalar her kesimden kadının tecavüz tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor. Yine de bu bilgiler Almanya’da Alevi bir babanın kızına tecavüz ettiği Tatort adlı polisiye bir filmin, Almanya’da yaşayan Alevilerin protestosuyla yayından kaldırılmasını engelleyememişti. Bu bir bakıma mesajın yerine ulaştığını gösterir mi? Normal şartlarda kimse tecavüzcü sıfatının üstüne yapışmasını istemez de, söz konusu Türkiye’yse başta dediğimiz gibi Tecavüzcü Coşkun ya da Nuri Alço gibi karakterlerin sevildiği bir ülkede yaşadığınızda çevrenizde olan bitenin anlam kazanması pek mümkün olmuyor.

Magazinleşiyorsa tehlikeli

Psikiyatr Dr. Cem Ataklı
-Tecavüz sahnelerinin filmlerde yer almasını nasıl karşılıyorsunuz?

- Filmler ve diziler sonuçta gerçek hayatı taklit ederler. Tecavüz de hayatın içindeki bir şey olduğu için filmlerde gösterilmesi anormal değil. Bu tip bir görüntü tecavüz konusunu toplumun gündemine getirecekse iyi birşey ama magazine dönüyorsa iş değişiyor.

- Böyle bir görüntü tecavüz vakalarının artmasına sebep olur mu?

- Var olan bir potansiyeli açığa çıkarabilir. Geçmişte intihar görüntüsü yer alan filmlerin ardından da intihar vakalarının arttığı görülmüştü. Tecavüz olayı da “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisiyle gündeme geldi. Ancak tecavüzün ekrana taşındığı örnekler var. Gaspar Noe’nin “Dönüş Yok” filmi tecavüz yüzünden bir hayatın nasıl kesildiğine iyi bir örnekti. Orada verilen mesaj olayın kendisinden daha önemli olmalı. Çünkü biz sabahları donuk gözlerle izlediğimiz haberler, film ya da dizi olarak önümüze geldiğinde salya sümük ağlayabiliyoruz.

- Tecavüz sahnesi görmek genel izleyici olarak adlandırılan kitleyi nasıl etkiler?

- Fatamagül’den önce de üçüncü sayfa haberleri vardı. Bir çocuk belki günde bir saat televizyon izliyor ama bir ay boyunca onlarca tecavüz haberiyle karşılaşabiliyor. Demin de dediğim gibi orada bir mesaj var. Tecavüz olayını gerçekleştiren karakterlerin nasıl gösterildiği önemli. Eski Fatmagül'ün Suçu Ne böylesi abartılı bir hikâye değildi. Tabii daha çarpıcı hale getirmek için biraz da abartma var.

- Beren Saat gibi tanınan birinin tecavüz sahnesinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Adı bilinen birinin rol alması doğal olarak dizinin ilgi çekmesini kolaylaştırır. Toplumun bu şekilde konuya dikkatinin çekilmesi güzel ama iş Hülya Avşar”ın “benim tecavüz rolüm daha iyi” demesine geliyorsa, yani magazinleşiyorsa sahnenin gösterilmesinin de bir yararı da kalmıyor. Tecavüz sonuçta erkek açlığının giderilmesine yönelik bir eylem.

- Bu tip sahneler tecavüz mağdurlarını nasıl etkiler?

- Tecavüzü yaşayan kişinin küllenmiş yaralarını tekrar açığa çıkarabilir. Yaşadığı olayın benzerinin kitle önünde paylaşılıyor olması kişinin olay hakkındaki yalnızlığını pek fazla gidermez. Bir terapi sırasında tecavüz olayının anlatılması yaşanabilir ama televizyonda yer alan sahnelerin tecavüz mağdurları için pek yararı olacağını sanmıyorum. Ancak o zaman hiçbir şeyin gösterilmemesi gerekiyor. Bu memleket yıllardır Kurtlar Vadisi izliyor ve amaçlanan farklı olsa bile insanlar bu sayede başkalarını küçük görmek için kendilerinde hak buluyorlar ve ortaya bir sürü Polat Alemdar çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız
Hürriyet gazetesi, Milliyet gazetesi, Sabah Gazetesi, Posta gazetesi, Posta gazetesi, Habertürk gazetesi, Zaman gazetesi, Vatan gazetesi, Taraf Gazetesi, Radikal gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Türkiye gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Bugün gazetesi, Takvim gazetesi,Sözcü gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Aydınlık gazetesi, Yeniakit gazetesi, İnternetspor gazetesi, Fanatik gazetesi, Yurt gazetesi, Dünya Gazetesi
Meteoroloji,Hava Durumu,Hava Tahmini