Dünya Basını 21 Eylül 2010 Basın Özeti

Basın Özeti

Financial Times, Körfez bölgesindeki Arap ülkelerinin Amerikan silahlarına hücum ettiklerini manşetinden duyuruyor okurlarına.


Barış zamanlarında görülen tarihin en büyük silah tedariki hamlesinin büyüklüğü 120 milyar doları aşıyor. İran'dan geldiği söylenen tehdide karşı gerçekleştirilen silah alımlarında 67 milyar dolarla Suudi Arabistan ilk sırada.
İran'ın nükleer heveslerine ilişkin kaygıların yanısıra İsrail'in bu ülkeye yönelik olasi tek taraflı saldırısı sonrası Tahran'ın kendilerine misilleme yapmasından endişe eden Körfez ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri 35, Umman 12, Kuveyt de 7 milyar dolarlık silah anlaşması imzalamış.

Dört yılı kapsayacak siparişlerin Amerikan silah sektörüne dev katkı sağlayacağı kaydedilen haberde görüşlerine yer verilen savunma uzmanı Anthony Cordesman, ''Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak savaşı sonrasında enerji kaynaklarının küresel ekonomiye akışını garantiye alacak bir savunma yapısı hedeflediğini'' kaydediyor.
Silah satışının bölgede caydırıcılığı güçlendirmesinin planlandığı ve ABD'nin bölgeye sevketme ihtiyacı duyacağı güçlerin miktarını azaltmasını sağlayacağı da haberdeki ayrıntılardan.
Clegg: Yanımda olun, İngiltere'yi değiştirelim

Koalisyon ortağı Liberal Demokratların lideri Nick Clegg'in partisinin yıllık konferansında yaptığı konuşma da gazetelerin okurlarına manşetlerden aktardığı gelişmelerden.
Guardian, Clegg'in partililere ''yanımda olun, İngiltere'yi değiştirelim'' çağrısı yaptığını aktarırken, önümüzdeki haftalarda açıklanacak bütçe kesinti planlarının koalisyon ortağı Muhafazakarların eski lideri, eski başbakan Thatcher dönemindeki yanlışların tekrarı olmayacağı güvencesi verdiğini kaydediyor.
Konuşmayı başyazısında yorumlayan Independent, Clegg'in bütçe açığını ''vahim bir sorun'' olarak nitelerken, uygulanan kesintiler nedeniyle resesyona geri dönüş riski ve uzun ömürlü zayıf bir ekonomi tehlikesinden söz etmemesini eksiklik olarak değerlendiriyor.
''Aşırı sağ Avrupa siyasetinin bir parçası''

İsveç'te aşırı sağın parlamentoya girmesini sağlayan seçimler de gazetelerin başyazılarında irdelediği konulardan bu sabah.
Daily Telegraph, İsveç gibi hoşgörülü liberal bir demokraside yaşanmasının kimilerine şaşırtıcı geleceğini vurguladığı aşırı sağın yükselişinin Avrupa'da kaygı verici bir eğilimin parçası olduğunu kaydediyor.
İsveç, Haziran ayından bu yana aşırı sağın güçlendiği Hollanda ve Belçika'nın ardından üçüncü ülke.
Aşırı sağ İtalya'da hükümet ortağı, Avusturya, Bulgaristan, Danimarka, Macaristan, Letonya, Slovakya ve Avrupa parlamentolarında da sandalyelere sahip.
Telegraph, ''bu aşırı akımların göç sorunuyla güçlendiklerini, ekonomik krizin de sorunu kötüleştirdiğini, işsizlik artınca da göçmen karşıtlığının yükseldiğini'' anımsatarak, ''Bütün bunların altında da giderek artan çirkin bir İslam düşmanlığı var'' diyor.
Ama asıl kaygı verici olan Avrupa'daki ana akım siyasi partilerin bu sorunlarla yüzleşmeye niyetli olmamaları ya da yetersiz kalmaları Telegraph'a göre.
Aynı noktadan devam eden Independent da, aşırı sağ partilerin oy oranlarının göreceli olarak düşük olduğunu, hele Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde Avrupa'da faşizmin yükselişiyle karşılaştırmanın erken olacağını kaydediyor ve şöyle devam ediyor:
''Göçmenlik karşıtı partiler, şimdi İngiltere de dahil olmak üzere Avrupa siyasetinin bir parçası. Geleneksel partilerden siyasetçilerin bu demokratik meydan okumayı not etmeleri gerek. Açık olan bir şey varsa o da bu hakikatı reddetmenin korkunç bir hata olacağıdır.''
'Bize saldırmamanız için ne yapalım?'

Guardian, Meksika'da son iki yılda iki çalışanını çetelere kurban veren saygın bir gazetenin çete liderlerine ''bize saldırmamanız için ne yapalım'' yakarışına yer veriyor sayfalarında.
Ciudad Juarez kentinde yayımlanan El Diario Juarez, pazar günü birinci sayfasında yer alan başyazısında, uyuşturucu çetelerine seslenirken, ''bizden ne istiyorsunuz'' diyor.
Kentteki asayişsizliğin altını çizen Diario, ''Şu anda bu kentin yetkilileri fiilen sizlersiniz çünkü görevli yetkililer kendilerinden ısrarla talep etmemize rağmen meslektaşlarımızın öldürülmesini önleyemediler'' diyor ve ''Savaş zamanlarında bile medya çalışanlarını koruyan kurallara vardır. Bizden ne istediğinizi söyleyin ki bizler de bedeli meslektaşlarımızın hayatlarıyla ödemeyelim'' çağrısında bulunuyor.
Gazetenin haberlerine sansür uygulamadığını, şimdilik uyuşturucu kartelinin neyi ''sınırı aşmak'' olarak gördüğünü anlamaya çalıştıklarını kaydeden gazetenin editörü Rocio Gallegos, Guardian'a, ''Ne düşündüklerini bilmek istiyoruz. Bu bizim karar alma sürecimizinde yardımcı olabilir'' diyor.
Başyazının uyuşturucu kartelleri kadar hükümeti de hedef aldığını kaydeden gazete yetkilisi, ''Yalnızız, burada asayiş yok'' diye yakınıyor.
Kıyıdaki inek leşini kutup ayısı sanınca...

Daily Telegraph, dün ITV kanalının sabah bülteninde izleyicileri şaşkınlığa sürükleyen haberini aktarıyor okurlarına.
''Bir kutup ayısının cesedi İngiltere kıyılarına vurdu.''
Habere göre, heyecanla ayrıntıları duyuran televizyon sunucusu Kuzey Kutbu'ndan gelen hayvanın cesedinin İngiltere'ye nasıl ulaştığının araştırıldığını belirtiyor.
Yaşam alanları yerkürenin kuzeyi olan kutup ayılarından birinin cesedinin 1,500 kilometre uzaktaki İngiltere kıyılarına vurması kuşkusuz yalnızca habercileri değil, coğrafya uzmanı akademisyenleri ve zoologları da ilgilendirecek bir gelişme olurdu.
Ancak kıyıya vuruş şekli kutup ayısını andıran hayvanın aslında ülkenin iç kesimlerinden düştüğü nehirde denize sürüklenen ve deniz suyuyla rengi beyazlaşan bir inek olduğu ortaya çıkınca ITV yönetimi de mahcubiyetlerini gizlemeden özür dilemek zorunda kaldı.
Deniz Canlılarını Kurtarma Ajansı da, aynı olayla ilgili ihbarın kendilerine de ulaştığını aktarıyor Daily Telegraph'a. Bir yetkili, ''Aldığımız ihbarlar genellikle, fok, balina, yunuslarla ilgilidir. Kutup ayısı ya da inek ihbarı pek sık gelmez'' diyor.