Sayfalar

İzleyiciler

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Alkol üzümden yapılmıyor mu, meyve yesinler

Üzüm mü Şarap mı, Tercih Sizin!

Sigara yasağına katkısı nedeniyle 18 Temmuz 2010'da Dünya Sağlık Örgütü tarafından Küresel Sigarayla Mücadele Özel Ödülü'nün Başbakan Tayyip Erdoğan'a verildiği toplantıda "Bunun kurusu da zarar, yaşı da. Alkol üzümden yapılmıyor mu, meyve yesinler" doğrultusunda yaptığı açıklamayla ilgili olarak CHP Tokat Milletvekili ve Diren Şarapları'nın sahibi Orhan Diren de "Önce sigara şimdi de alkol diyerek sigara içmeye bazı sınırlandırılmaların getirilmesi iyi ama bunun alkole yansıtılması, alkol konusundaki bu ifadeler... Zihniyetlerinin arkasındaki gerçek niyetlerini beyan ettiler. Sigara yasağı yoluyla alkolü de bu kapsama alma niyetleri açığa çıktı" açıklaması yaptı.


Şarap Üreticileri Derneği Başkanı Coşkun Güner de; ‘‘Sayın Başbakan sağ olsun, yeni fikirler ileri sürüyor, gündemi değiştiriyor. Erbakan gibi direkt gitmiyor ama kendi fikirlerini geniş perspektifte zamana yayarak uygulamaya koyuyor. Erbakan çok katıydı, bu hükümet kendi düşüncelerini zaman içinde yayıyor. Bilmiyorum Türkiye’de alkol üretimini yasaklayıp ithal yoluna mı giderler. Çünkü bu yolda bir çalışma var. Bu ifadeler insanı biraz ürkütüyor. Mahalle baskısı, kırmızı noktalar tüketimi azaltıyor’’ dedi.
Başbakan’ın şarap ve üzüm konusundaki bu açıklaması ve Dolmabahçe Sarayı’ndaki sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileriyle bir araya geldiği 17 Temmuz 2010’da 7 saat süren Demokratik açılım toplantısındaki Kadın - erkek eşitliğine inanmıyorum; onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorumsözleri ve daha önceki buna benzer açıklamaları, AB ve ABD’de tartışmalara neden olan Türkiye’deki eksen kayması kuşkularının doğma nedenlerinden sadece bazılarıdır. Tayyip Erdoğanın daha önce ve gittiği birçok yerde her ailenin en az üç çocuk sahibi olmasıgerektiği konusundaki kampanya yürütür gibi yaptığı açıklamaları ve iktidar olduğu 2002 yılından bu yana, içki ve farklı konularda tartışmalara sebep olan beyanları, bireylerin özel yaşam alanlarına müdahale konusunda kendisini yetkili görmesidir. Yine 2004 yılında Türk Ceza Kanunu’na koymak istedikleri zina fiiline ceza getirilmesi maddesiyle ilgili düzenleme girişimi de AB ve Türkiye kamuoyunun yoğun tepkisi nedeniyle hayata geçirilemeyerek AKP iktidarı geri adım atmak zorunda kalmıştır. 2006’larda AKP’li belediyelerin içkili lokantaları kırmızı noktalı mahallelerde ve bölgelerde toplamalarıyla ilgili çalışmaları, toplumu kendi muhafazakâr İslamcı normlarına göre şekillendirme girişimleri ve uygulamalarıdır. AKP’nin tam üyelik için sözde çaba sarf ettiği Batı demokrasilerinde, devlet vatandaşının içki içip-içmeyeceği, içki yerine meyve yiyip yemeyeceği, kaç çocuk yapıp yapmayacağına karışmadığı gibi kadın-erkek eşitliğinin de güvencesidir. AKP iktidarındaki bütün bu ve benzeri tartışmalar ülkemizin hızla Batılı modern yaşam tarzından uzaklaştırdığı gibi, 2002’lerde AKP iktidarına destek veren AB ve ABD çevrelerindeOrada neler oluyor?soruları sorulmaya başlamıştır. AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne kadar hayatın birçok alanında tartışma yaratarak toplumu ortadan ikiye bölen tabloya Türkiye’den baktığımızda akıllara sıcak su-kurbağa hikâyesini getirmektedir.
1980’lerde yapılan toplumsal araştırmalarda Fransa’da kalp-damar hastalıklarından ölümlerin birçok ülkeye göre belirgin biçimde düşük olması bilim insanlarına çok şaşırtıcı geliyordu. Çünkü çok sigara içen, bol yağlı yemek yiyen Fransızların yüksek oranda kalp krizine ve ölüm risklerine maruz kalmaları beklenirdi. Fransız paradoksu denilen bu durum bolca tüketilen kırmızı şaraba bağlanıyordu. Daha sonra Almanya’da, Çin’de bira içenlerde, İrlanda’da viski içenlerde yapılan araştırmalar, esas olanın alkol olduğunu gösterdi. Hâlâ kırmızı şarabın en yararlı alkollü içki olduğunu düşünenler olsa da bilim çevrelerinde yararın büyük bölümünün alkole bağlı olduğu konusunda ortak kanı var.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Fransa, Çin, İrlanda örneğinde olduğu gibi alkol yararlı mı zararlı mısorusunun cevabı ne içildiğinden çok, ne kadar içildiğine bağlı olduğunun anlaşılmasına rağmen… İçkinin yararlı, faydalı olduğundan yola çıkarak hiç içki içmeyen birine zorlama ve telkin yoluyla az da olsa içmesini tavsiye etmek, önermek doğru mudur? Ayrıca insan haklarına da aykırı değil midir? Onun inançlarından ya da alışkanlıklarından dolayı bireylerin özel yaşam tercihleri nasıl kendisine aitse, dayatılamayacaksa Başbakan ya da kamu yöneticilerinin de ‘‘Alkol bütün kötülüklerin anasıdır’’ yollu açıklamaları ya da rakı, şarap içmek yerine, üzüm yiyeceksin açıklamalarıyla eşdeğer değil midir? Özet olarak üzümün de, alkolün de azı karar, çoğu zarar!.. Kimse kimseye kendi doğrularını dayatmamalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız
Hürriyet gazetesi, Milliyet gazetesi, Sabah Gazetesi, Posta gazetesi, Posta gazetesi, Habertürk gazetesi, Zaman gazetesi, Vatan gazetesi, Taraf Gazetesi, Radikal gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Türkiye gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Bugün gazetesi, Takvim gazetesi,Sözcü gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Aydınlık gazetesi, Yeniakit gazetesi, İnternetspor gazetesi, Fanatik gazetesi, Yurt gazetesi, Dünya Gazetesi
Meteoroloji,Hava Durumu,Hava Tahmini