Türban tartışmaları 60'larda başlamıştı
YÖK'ün İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde okuyan türbanlı bir öğrencinin dersten çıkarılması üzerine üniversiteye gönderdiği yazı üniversitelerdeki türban yasağının yeniden gündeme gelmesine neden oldu. 1950'lerde başlayan 'başörtüsü' tartışmaları 1990'lardan sonra 'türban' adı altında devam etti.
Sınıfa başını ve boynunu tamamen kapatan şapka ile giren ve dersin hocası öğretim üyesi tarafından sınıftan çıkarılan tıp öğrencisi,
"rencide edildim ve eğitim hakkım engellendi" iddiasıyla Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na şikayet etti. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), bu gelişmelerin ardından İstanbul Üniversitesi'ne gönderdiği bir yazı ile disiplin yönetmeliğine uymayan öğrencilerin dersten çıkarılmasını yasakladı. YÖK'ün gönderdiği bu yazı
"üniversitelere türban serbestliği geliyor" olarak yorumlandı.
YÖK Başkanı
Yusuf Ziya Özcan, son olarak ise
"Biz kıyafeti ne olursa olsun insanların sınıftan atılmasına karşıyız, artık atılmayacak. Gerekli olursa diğer üniversitelere de yazı yazarız. Anayasa değişikliğine gerek yok, 2547 Sayılı Kanunun 17. maddesi bu konuda yeterli ve mevzuata uygun süreç takip edilecek. Tutanak tutulup öğrenciye imzalatılacak. Sonrasını idare takip edecek. Siyaset olarak ortak zemin bulunursa mesele neden hallolmasın" şeklinde konuştu.
Muhalefet ile iktidar arasında
"türban-başörtüsü" tartışması sürerken, YÖK başkanının gönderdiği yazı ve açıklamaların ardından üniversitelerdeki türbanlı öğrencilerin derslere türbanlı olarak girip giremeyeceği tartışılmaya başlandı.
Türkiye'de türban tartışması
Günümüzde de hala devam eden
"türban" tartışmaları 1950'lerde başladı. Dönem dönem tamamen yasaklanan türbanın karşıtları ve taraftarlarıyla ortaya çıkan polemiklerin tarihçesi şöyle:
1950'li yıllarda kamusal alanda ilk başını örten ilk kadın Dr.
Hümeyra Ökten, başını örterek hastaneye gittiği için tepki alınca Suudi Arabistan'a yerleşti.
1960'lı yıllarda İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde ilk başörtülü tıp öğrencisi
Gülsen Ataseven birincilikle üniversiteyi bitirdi.
1967'de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ndeki derslere başını örterek girmeye başlayan tek öğrenci
Hatice Babacan oldu. Okul yönetimi Hatice Babacan'ı engelleyince toplu öğrenci eylemi başladı. Bu eylem Türkiye tarihinin ilk öğrenci eylemi olarak tarih sayfalarına geçti. Daha sonra Hatice Babacan üniversiteden atıldı. Hatice Babacan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan'ın da halası.
Başörtüsüne üniversitelerdeki ilk serbestlik 1980'lerde geldi. YÖK 1982'deki kıyafet genelgesi ile başörtüsü yasaklamasına rağmen 1984'te yasağı kaldırdı. Boynu açıkta bırakan ve kulakların arkasından dolanarak bağlanılan başörtülerine müsaade edildi. Dönemin Cumhurbaşkanı
Kenan Evren,
"Türkiye'de irtica tehlikesi var" uyarısı ile 1987'de başörtüsü yeniden disiplin suçu kapsamına alınarak yasaklandı.
Başörtüsünden türbana
Bu dönemden sonra
'başörtüsü',
'türban' adıyla anılmaya başladı. Başörtüsüne ilk veto 1987 yılında geldi. YÖK Kanunu'nda değişiklik yaparak başörtüsünün yeniden serbest bırakılmasını sağlamak amacı ile
Turgut Özal (ANAP) hükümeti 1987 de
"Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmünü içeren yasayı, Cumhurbaşkanı Kenan Evren
"Türbanlılar tamam ama çarşaflı ve mayolular da gelirse ne olacak" diyerek veto etti.
Özal hükümeti vetodan bir yıl sonra Aralık 1988'de Yükseköğretim kurumlarındaki kıyafet yasasını TBMM'den tekrar geçirdi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren yasayı imzalamak zorunda kaldı ve Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Anayasa Mahkemesi, Mart 1989'da yasayı iptal etti.