Sayfalar

İzleyiciler

24 Ocak 2012 Salı

Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi… - Tünay Süer

 
Önemli olan, insanın böyle bir toplumda “mezar… taşı” gibi susmamasıdır.
*****

“Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” mısrası, genç bir Türkiye’nin onuncu yılında mutlu yarınlara seslenişiydi. Gel gör ki, birkaç on yılın ardından Türkiye batılı tarifiyle iktisaden geri kalmış bir ülke oldu.”
Bu sözler Uğur Mumcu’ya 1962 Yunus Nadi Ödülü’nü kazandıran (“Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesinin ön sözleridir.

Tam 50 yıl geçmiş aradan 1942 tarihinde doğan Uğur Mumcu bu makaleyi yazdığında henüz 20 yaşında bir gençti.
Kemalizm benim yaşam şeklimdir.” Diyen Uğur Mumcu yaşasaydı ve bu günleri görseydi kahrından ölebilirdi sanırım.
Ölümünden sadece 16 gün önce, 8 Ocak 1993 tarihindeki yazısında şöyle diyordu;
“Birileri Türk halkını Kürt halkına, Kürt halkını da Türk halkına düşman edici bir kanlı tuzak kuruyor. Yakında yayınlanacak bir yayınımda Kürt milliyetçileri ile istihbarat ajanları arasındaki ilişkilere ışık tutacak ilginç belgeler açıklayacağım.”
O, zaten bu günlere ışık tutan birçok gerçeği korkusuzca açıklamıştı. Onu susturmak için katlettiler.
Ölümünün üzerinden 19 yıl geçti.
Uğur Mumcu’nun araştırdığı dosyalar kapandı; gerçekler halının altına süpürüldü. Tıpkı suikast kanıtlarının süpürüldüğü gibi…
*****
İfade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne ve örgütlü muhalefete getirilen kısıtlamalar yanı sıra hükümete yapılan her hangi bir muhalefette uzun süren tutuklamaların cezalandırmaya dönüştüğü bu yıllarda yaşamış olsaydı, mutlaka terörist olarak Ergenekon’dan tutuklu olur, Silivri’de tutsak edilirdi.
Çünkü o, İslam’ın siyasete bulaşmasına, siyasetin enformel şekilde tarikatlar tarafından sübvanse edilmesine karşı olan, cesur bir gazeteciydi.
*****
Uğur Mumcu’dan unutulmayacak sözler:
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.
Kimi ölüler bize ne kadar yakın Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.
Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur. Bu masum insanlar, Yahudi de olur, Arap da, Hıristiyan da. Ölenlerde ırk ve din ayırımı yapılmaz. Ölen insandır.
Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.
Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.
Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgârları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak.
Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.
Milliyetçilik, sömürücülerin değil; Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır. Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.
Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarında teslim edilmiştir.
Öyle bir teslimiyettir ki,
yer altı zenginliklerimiz çokuluslu şirketlerin emrindedir;
öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır;
öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir;
öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi…
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.
Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda “mezar… taşı” gibi susmamasıdır.
Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Uğur Mumcu’muzu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu kaybettik. Aslında YOK OLAN sadece onun fani bedenidir. O düşünceleri ve yazdıkları ile kalbimizde yaşıyor ve daima yaşayacaktır.
Işıklar içinde yatsın….

Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız
Hürriyet gazetesi, Milliyet gazetesi, Sabah Gazetesi, Posta gazetesi, Posta gazetesi, Habertürk gazetesi, Zaman gazetesi, Vatan gazetesi, Taraf Gazetesi, Radikal gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Türkiye gazetesi, Akşam gazetesi, Star gazetesi, Bugün gazetesi, Takvim gazetesi,Sözcü gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Aydınlık gazetesi, Yeniakit gazetesi, İnternetspor gazetesi, Fanatik gazetesi, Yurt gazetesi, Dünya Gazetesi
Meteoroloji,Hava Durumu,Hava Tahmini